TRAKYA Üniversitesi (TÜ) Doğal Afet Yönetimi Araştırma ve Uygulama Merkezi (TÜDAM) Müdürü Prof. Dr. Mehmet Ali Kaya, Türkiye’de yaşanan afetlere ilişkin, "Bütün afetlerde depremin payı yüzde 28’lere ulaştı. Can ve mal kayıpları da yüzde 95’e çıktı. Depremden kaynaklı kayıp ve hasarlarımız yüzde 95 civarında. Bütün bu veriler depreme özellikle neden önem vermemiz gerektiğini gösteriyor” dedi.
Türkiye’de depreme dayanıklı yapı tasarımı konusunda en iyi yönetmeliğin yapılması gerektiğini belirterek, "Bu da yetmiyor. Eğer yaptığınızı kararlılıkla uygulamıyorsanız sonuç alamazsınız. İlkokuldan başlamak üzere bir deprem farkındalık dersi olmalı. Tatbikatlar yapılmalı. Özellikle gençler sertifikalı arama kurtarma ya da sertifikalı ilk yardım eğitimleri almalısınız" dedi.
TÜ Hakkı Yörük Sağlık Yüksekokulu tarafından düzenlenen 'Deprem gerçeği ve afet yönetiminde hemşirelik hizmetleri' konulu panel, Edirne’nin Keşan ilçesinde yapıldı. Keşan Belediyesi Selim Sesler Konferans Salonu’ndaki panele konuşmacı olarak Trakya Üniversitesi TÜDAM Müdürü Prof. Dr. Mehmet Ali Kaya katıldı. Kaya, panelde ‘Türkiye depremleri’ başlıklı sunum yaptı.
Prof. Dr. Mehmet Ali Kaya, 'Asrın Felaketi' olarak nitelendirilen ve 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş depremlerinde insanlarımızı kaybettiğimizi ancak insanlığımızı kaybetmediğimi belirterek, "En değerli şey buydu. Bir aradaydık, el ele vermiştik. Depremde demir yollarının eğilmesi bir başka gerçeği daha gösteriyor. Depremin büyüklüğünü. 2 deprem meydana gelmişti. 7.8 ve 7.6. Normalde demir yolları eğildiği zaman biz bu depremi 10 veya 11 şiddetinde hissedermişiz. Demek ki biz çok ciddi hissettik bunları. Başka bir konu; 2 Nisan’da Tayvan’da 7.4 şiddetinde bir deprem oldu. Yerin 35’inci kilometresinde meydana geldi. Bizimkiler çok sığdı. İlk 15 kilometrenin içindeydi. Bu 7.4 şiddetindeki depremde 10 kayıp, 700 civarında da yaralı vardı. O da 7.4 ama insan kaybı 10, yaralılar 700. Biz geçen yıl resmi rakamlara göre 2 depremde 53 bin insanımızı kaybettik. Tayvan’da inşaatın kesinlikle katı olan kuralları varmış. Ayrıca 1’inci sınıf sismograf ağır kurmuşlar. Yerel yönetimler eski binaları depreme karşı güçlendiriyor. Merkezi hükümet güçlendirme ya da kentsel dönüşüm türü çalışmalarda vatandaşa destek veriyor. Okullarda ve iş yerlerinde sürekli tatbikat yapılıyor. Devlet medyası ve cep telefonları da sizleri ‘hazırlıklı olun’ diye sürekli uyarıyor. Yani Tayvan depreme karşı ciddi anlamda bir şeyler yapma çabası içerisinde" diye konuştu.
'TÜRKİYE’DE 1800 NOKTADA SİSMOGRAF VAR'
Türkiye’nin depremden kaçışı olmadığını ifade eden Prof. Dr. Kaya, "Biz ülke olarak milyonlarca yıl depremle yaşayacağız. Realitemiz bu. Aşağı yukarı şu an Türkiye’de 1800 noktada sismograf var. Yeri dinliyoruz biz ama AFAD, ama Kandilli Rasathanesi, ama deprem araştırma merkezleri. Toplam 1800 tane sismografla yeri dinliyoruz. Bu bize inanılmaz bir artı sağlayacak. Depreme dayanıklı yapı tasarımı konusunda en iyi yönetmeliği bizim yapmamız lazım. Bu da yetmiyor. Eğer yaptığınızı kararlılıkla uygulamıyorsanız sonuç alamazsınız. İlkokuldan başlamak üzere bir deprem farkındalık dersi olmalı. Tatbikatlar yapılmalı. Özellikle gençler sertifikalı arama kurtarma ya da sertifikalı ilk yardım eğitimleri almalısınız. Bir de afet yönetimi bambaşka bir şeydir. Bu konuda da yetişmiş insanlara ihtiyacımız var. Biz popüler olanı konuşuyoruz. Depremi ve zemini konuşuyoruz ama yapıyı hiç konuşmuyoruz. İçinde yaşadığımız yapıyı konuşan yok. Halbuki Tayvan’da, Amerika’da ya da Japonya’da deprem en az konuşuluyor. Yapının kurulduğu zemin sonra da en yoğun şekilde yapı konuşulup, sorgulanıyor. Bizim popülizmden uzaklaşıp, ayaklarımızın yere basması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Uluslararası Acil Durum Veri Tabanı’na göre 1923-2023 yılları arasında Türkiye’de yaşanan afetlerin istatistikleriyle ilgili bilgi veren Prof. Dr. Kaya, "Bütün afetlerde depremin payı yüzde 28’lere ulaştı. Can ve mal kayıpları da yüzde 95’e çıktı. Depremden kaynaklı kayıp ve hasarlarımız yüzde 95 civarında. Bütün bu veriler depreme özellikle neden önem vermemiz gerektiğini gösteriyor. Peki kararlılıkla uygulayamadıklarımız neler? Zemini araştırmıyoruz. Sağlam kaya olan yerlerde deprem dalgaları direkt geçerken, zemini yumuşak olan alüvyon dediğimiz birikintilerde, yerlerde dalgalar gittikçe büyür. Hele bir de yer altı suyu seviyesi sığsa deprem sürekli büyüyerek gider. Zemin, deprem dalgasını ve o yıkıcı etkiyi arttırır" dedi. (DHA)
Yorum Yazın